Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, tv100 Ana Haber Sunucusu Kübra Par'a telefonda önemli açıklamalarda bulundu.

Ana Haber sırasında Bakan Tunç ile gerçekleştirdiği konuşmayı aktaran Par, Tunç'un açıklamalarından öne çıkanları şöyle sıraladı:

- 2 yılın altında ceza alanlar da cezaevine girmeli. Bu konuda bir düzenlemeyi Meclis'imize gönderdik. Ayrıca 9. Yargı Paketi'nde de buna yer vereceğiz.

- Ceza kanuna göre iki yılı geçmeyen suçlarda tutuklama yapılmıyor. Şimdi orada iki yılı geçmez deyince hakimler "Bu zaten iki yılın altında bir ceza alacağı için yatarı olmayan bir suç diye düşünüyor ve serbest kalıyor.

- Suç kaydı ile sabıka kaydı karıştırılıyor. Adli kontrol kaydı verilen kişi imza atmamış. Polis bunu savcıya bildirecek. O kontrol yapılmamış. Cumhurbaşkanımız da Meclis Grubu'nda açıkladı.

CEZAEVLERİ DOLU MU?

- Cezaevi doldu onun için serbest bırakılıyor" ifadesi kesinlikle doğru değil. Savcı da hakim de
suça bakmadan tedbirini almak zorunda. Zaten onlar da cezaevlerine bakmazlar. Bunlar tamamen uydurma.

- Pandemide denetimli serbestlik cezaevlerindeki salgın tehlikesi nedeniyle önce
bir yıl sonra iki yıl uzatıldı. Artık onlar bitti. Artık denetimli serbestlik süresi bir yıl. 
Bu bir yılın bazı suçlar bakımından uygulanmaması sağlanabilir. Yani özellikle kasten yaralamadan adam öldürmeden sonra denetimli suçlar olmayabilir.

BEYOĞLU'NDA KADINA TACİZ VE ŞİDDET OLAYI

- Taksim'deki olayda polis bunları aldı, karakola götürdü. Sonra savcılığa gönderildiler. Savcı dosyaya baktı. Ancak kadın ifadesinde "Biz bir barda eğlendik, çıktık, dolaşırken olay gerçekleşti. Arkadaşız şikayetçi değilim" dedi.

Hatta savcı, şikâyetçi olması için kadını zorladı ancak kadın şikayetçi olmadı. Zanlılar da serbest bırakıldı. Savcılık 10 gün sonra o görüntülerden haberdar olunca dosya tekrar ele alındı ve derhal tutuklama gerçekleşti." dedi.

SEMİH ÇELİK'İN 2 KIZI KATLETMESİ

- Fatih'te iki kızımızın katledilmesi olayında da "Aile defalarca şikayetçi oldu" ifadesi basına yansıdı. Oysa ailenin defalarca şikâyeti yok. İkbal daha önce evden kaçıyor. İntihar edip not bırakıyor.

Aile polise haber veriyor, diyor ki kızımız kayboldu. Kız hemen o gün bulunup eve getiriliyor." "Cani de geçen sene intihara kalkmış, kendini yaralamış. O yaralamadan dolayı Bakırköy'de tedavi görmüş. Orada da hiçbir şikayetçi yok.

"AVRUPA'DA EN YÜKSEK CEZAYI VEREN ÜLKEYİZ"

- Avrupa ülkeleri ile karşılaştırdığımızda bütün suçlara en yüksek cezayı veren ülkeyiz. İnfaz bakımından da en yükseğini veriyoruz. Yani cezaların azlığı gündeme geliyor ama diğer ülkelerde daha az ceza var.

Örgütlü suç bakımından cezaevlerindeki sayı şu an 360 bin kişi yani suç işleyen salıveriliyorsa bu 360 bin kişi neden cezaevinde?

UYUŞTURUCUDAN 150 BİN KİŞİ CEZAEVİNDE

Örgütlü suçlar neyse yakalanıp tutuklanıyor. Çoğu uyuşturucu örgütlüğünü yapıyor. Şu an cezaevinde uyuşturucudan 150 bin kişi bulunuyor. Sadece yargı boyutu değil, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte bağımlılıkla topyekün bir mücadele gerekiyor.

Suça eğilimli olan hastalıklı kişilerin tedavileri var. Uyuşturucu ile ilgili adli psikiyatristi hastaneleri var. Bunları yaygınlaştırmak gerekir. Mesela Elazığ'dakini dolaştım. Hem ceza çekiyorlar hem de tedavi oluyorlar.

Cezaevleri otel gibi değil, eğitim ve iş yurtları var. İlkokuldan üniversiteye kadar 65 bin kişi eğitim görüyor. Fabrikalar da var. 300 cezaevinde iş yurdu var.